Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, İslam ve Ortadoğu uzmanı Evangelos Venetis‘e İsrail-Hamas savaşına dair sorular sordu. Venetis, Karaca’ya verdiği mülakatta “Hamas bugün geleneksel anlamda bir özgürleştirici Filistin ordusuna dönüşmüş durumda. Eskiden olduğu gibi sözde bir terör örgütü değil” dedi.
Habertürk yazarı Karaca, İslam ve Ortadoğu uzmanı Venetis ile İsrail-Hamas savaşını ve savaş sürecinde AB’nin tavrına ilişkin mülakat yaptı.
Venetis’in savaşa dair verdiği mesajlardan satır başları şöyle:
“21. yüzyılın en büyük hastası AB’dir”
“21. yüzyılın en büyük hastası Avrupa Birliği’dir. Bildiğiniz gibi ortak bir AB dış politikası yok. AB Komisyonu’nun böyle durumlarda yayınladığı bazı temel dış politika yönergeleri var; ama bu yönergeler, AB ilkelerinden ve ortak çıkarlardan ziyade kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket eden büyük AB ülkeleri için bağlayıcı değil.
Evet, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Hamas’ın 7 Ekim Aksa Tufanı adını verdiği saldırısına misilleme olarak başlattığı Demir Kılıçlar operasyonu ile Gazze’de yaşayan herkesi teker teker öldürmeyi hedefliyor; ve AB bu operasyonu tamamıyla ‘anlıyor’.
“Uluslararası sistem biliyor ama görmezden geliyor”
Seçimler bazen demokrasinin işaretidir, ama kanıtı değildir. İsrail’in demokrasisi bozuk; çünkü İsrail bir asker devleti, anayasası yok ve siyasi güç İsrailli askeri elitlerin tekelinde. Siyonist devlet ideolojisi de tamamen Yahudiliğin milliyetçi tezahürüne dayanan dini bir ideoloji olduğu için İsrail yarı-laik bir devlet. Hedefleri Filistin’i sistematik olarak Yahudileştirmek ve Filistinsizleştirmek. Uluslararası sistem de bunu biliyor ama görmezden geliyor.
Şu ana kadar Filistin’de işlenen insanlık suçları ve uluslararası hukuk ihlalleri nedeniyle hiçbir İsrail yetkilisi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmadı; ki bu da İsrail’in Batı demokrasisinden gördüğü ve kamuoyu nezdinde meşruiyetini kaybetmiş ayrıcalıklı muameleyi ortaya koyuyor. Bugün Batı ülkelerinde hatta bu ülkelerde yaşayan Yahudiler arasında bile Filistin’i destekleyen bir kamuoyu oluşmasınının önemli bir sebebi hem bu durum hem de bağımsız bir Filistin Devleti bekleyişi.
“Hamas terör örgütü değil”
Aksa Tufanı, Tel Aviv’in yasadışı şekilde Yahudileri iskan ederek ve diğer haksız yollara başvurarak işgal ettiği Filistin topraklarındaki adaletsiz Filistinsizleştirme sürecine karşı Filistin Direnişi’nin yanıtıydı. Bu operasyon, Hamas ve İslami cihatçıların önderliğindeki Filistin Direnişi’nin işgalci İsrail rejim güçleri arasındaki güç dengelerini değiştirme girişimiydi.
Hamas bugün geleneksel anlamda bir özgürleştirici Filistin ordusuna dönüşmüş durumda. Eskiden olduğu gibi sözde bir terör örgütü değil.
“Savaş iki ay daha sürebilir”
Savaş iki ay daha sürebilir. Hizbullah ve Suriye’yi de dahil ederek genişlerse daha uzun sürebilir. Fakat İsrail savaş meydanında ciddi yenilgilere uğrarsa daha kısa sürüp ansızın bitebilir de. Böyle bir gelişme sonucunda İsrail, Hamas’ı tamamen etkisiz hâle getirmeye yönelik azami hedefini yeniden gözden geçirdikten sonra anlaşmaya varabilir.
Barışa giden yol İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasından geçiyor. İsrail’in rehin tutulan vatandaşlarının serbest bırakılmasına odaklanarak anlaşmaya varma seçeneği var. Ama bu seçeneğe ancak Filistin Direnişi savaş alanında etkili olduğunu kanıtlarsa yöneleceklerdir. Hamas’ı Gazze Şeridi’nden söküp atmak şu aşamada iddialı ve uzak ihtimal gibi duruyor.
“Bu savaş İslam’ın Pan-Arabizme meydan okuduğu anlamına geliyor”
Bu savaş Filistin ve bölge için bir dönüm noktası. İsrail-Filistin arasındaki güç dengesini askeri moral anlamında Filistinliler lehine çoktan kaydırdı.
Bu savaş İslam’ın Pan-Arabizme meydan okuduğu anlamına da geliyor. Geçmişte yaşanan savaşlarda önder olmuş Mısır ve Ürdün gibi Arap ülkeleri şimdi Suudi Arabistan’la beraber süreci gözlemlemekle yetiniyor. Suriye ve Lübnan’ın yanı sıra İran, Türkiye, Katar, Irak ve Yemen gibi yeni güçler de geçmişin aksine artık kendi davalarının önderi olmuş Filistinlilere destek veriyorlar.
“Bu savaş yeni bir savaşın başlangıcı olabilir”
Sahadaki gelişmelere bağlı olmakla beraber bu savaş birkaç yıl içinde bölgedeki İkinci Dünya Savaşı sonrası güç dengelerini değiştirebilecek yeni bir savaşın başlangıcı olabilir. Olayların gidişatı şimdiden belli oldu. Direniş Ekseni bu savaşta işlevsel olarak görünür hale geldi ve gelecek yıllarda Türkiye dahil olmak üzere yeni üye ülkelerle daha da zenginleşmesi bekleniyor. Filistin Sorunu’nun Doğu ile Batı arasındaki küresel düşmanlıkta oynadığı rol söz konusu olduğunda, özellikle de Ukrayna’da bir savaş devam ederken, Direniş Ekseni’nin bölgeler arası sonuçları olur.”